Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ve Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Johannesburg’da kurulan Yunus Emre Enstitüsünün resmî açılışı için Güney Afrika’ya gidiyor. 2016 Ağustos ayında kuruluş işlemleri başlayan Enstitü, Johannesburg’un en prestijli bölgelerinden biri olan Houghton (Oaklands)’da tarihi bir binada hizmet veriyor.
Anadolu’nun önemli medeniyetlerine sahip çıkan ve bu toprakların kültürel mirasını dünyanın farklı yerlerine taşıyan Yunus Emre Enstitüsünün Güney Afrika’daki ilk şubesi, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ve Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün katılımları ile 4 Ekim’de resmen açılıyor. İlk resmî yazışmaları 2013 yılında yapılan 2016 itibari ile de Johannesburg’ta faaliyetlerine başlayan Yunus Emre Enstitüsü, Türk dili ve kültürünün en iyi şekilde öğretilebilmesi için sürdürdüğü çalışmalarıyla bölgede örnek gösteriliyor.
11 resmî dili olan Güney Afrika’da Türkçe öğretiyorlar
Johannesburg’un en prestijli bölgelerinden biri olan Houghton (Oaklands)’da tarihi bir binada hizmet veren Yunus Emre Enstitüsünde Geleneksel Türk El Sanatları Kursları, Türk Sineması Günleri gibi etkinliklerin yanı sıra aktif bir şekilde Türkçe dil eğitimi veriliyor. Enstitünün Türkçe Öğretimi Kursu’na 10 Nisan itibari ile 7 yaşından 74 yaşına kadar 49 öğrenci kaydoldu. Enstitünün organize ettiği “Türkçe Yaz Okulu” programına Johannesburg Yunus Emre Enstitüsünden 6 öğrenci katıldı ve Türkiye’yi yakından tanıma imkânı buldu.
Johannesburg Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Gökhan Kahraman, Güney Afrika ile eğitim alanındaki ilişkilerin Osmanlı döneminde başladığını, Türkiye’nin Afrika kıtasındaki insani yardım faaliyetlerinin Güney Afrika’da büyük yankı bulduğunu belirtti. Kahraman sözlerini şöyle sürdürdü; “Ülkede Türklere büyük bir saygı ve muhabbet besleniyor. Türkler ile Güney Afrikalılar, tarihin her döneminde beraberdi. Trablusgarp Harbi sırasında Osmanlı’nın yanında İtalyanlara karşı savaşmak isteyen Güney Afrikalıları görüyoruz. Türkler ve Güney Afrikalılar, Milli Mücadele sürecinden bu yana herhangi bir çıkar, gaye gütmeden birbiri ile iletişim halinde oldu. Afrika’nın birçok bölgesinde Türk dediğiniz zaman sizi bağırlarına basarlar.
Medeniyetimizde, insanları insan olduğu için sevme kültürü vardır. Gönülden gönüle bağ vardır. Bu bağı muhafaza etmek ve kültürlerimiz arasındaki köprüyü güçlendirmek adına bize büyük iş düşüyor. Türkiye’den ve Güney Afrika’dan tanınmış kişileri, entelektüelleri, siyasetçi, bürokrat ve akademisyenleri Enstitümüze davet ediyoruz. Gerek söyleşilerde, gerekse de atölyelerimizdeki eğitimlerimiz ile iki toplumun birbirini yakından tanımasını, kültürel ve sanatsal alanda ilişkilerin artırılmasını amaçlıyoruz.”