İstanbul Şehir Üniversitesi’nde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında “15 Temmuz: Nedenler-Sonuçlar-Çözümler” adlı bir panel düzenlendi. Türkiye Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından yayımlanan “Gülen Yapılanması: 15 Temmuz’a Giden Süreçte FETÖ’nün Analizi ve Tavsiyeler” kitabının yazarlarının katıldığı panelde, 15 Temmuz darbe girişimini hazırlayan nedenler, sonuçları ve önümüzdeki dönem atılması gereken adımlar tartışıldı.
İstanbul Şehir Üniversitesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında “15 Temmuz: Nedenler-Sonuçlar-Çözümler” adlı bir panele evsahipliği yaptı. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından yayımlanan “Gülen Yapılanması: 15 Temmuz’a Giden Süreçte FETÖ’nün Analizi ve Tavsiyeler” kitabının yazarlarından İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nurullah Ardıç, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar, İSAM Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Tuncay Başoğlu ve Yazar Metin Karabaşoğlu’nun katıldığı panelin moderatörlüğünü İstanbul Şehir Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Peyami Çelikcan yaptı.
Panelde Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) oluşumundan darbe sürecine kadar geçirdiği değişim ve darbeyi hazırlayan nedenlerin yanı sıra örgütün teşkilat yapısı, iletişim stratejisi, finansal kaynakları, örgüt üyelerinin nasıl bir psikolojiye sahip olduğu ve Türkiye’nin bir darbe daha yaşamaması için atması gereken adımlar tartışıldı.
“Örgütün amacı başından beri devletin tüm kurumlarına sızmaktı”
FETÖ’nün kuruluşundan itibaren gizli bir siyasi gündemi ve amacı bulunduğunu belirten İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, “FETÖ yapılanmasını ‘mesiyanik özellikli, karizmatik ve otoriter kimlikli bir dini liderliğe dayanan, sıkı bir hiyerarşik yapılanması bulunan, açık teşkilat biçimlerini kullanmakla birlikte gizli, kendine mahsus ve komplike bir iç örgütlenmeye sahip bir yapılanma olarak tarif edebiliriz. 2000’li yılların sonunda kendine Hizmet Hareketi adını veren FETÖ’nün ilk başından beri amacı devletin tüm kurumlarına özellikle yüksek bürokrasi ve askeriyeye sızarak, belli bir süre sonunda devleti FETÖ adına devralmaktı” dedi.
“Örgütün parçalı yapısı tehditlerin tamamen ortadan kaldırılmasını engelliyor”
FETÖ örgüt yapısını anlatan İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nurullah Ardıç ise FETÖ’nün bürokratik gücünün 15 Temmuz sonrası büyük ölçüde kırıldığını ancak örgütün hala güçlü, esnek ve tehlikeli bir yapısı olduğuna dikkat çekti. Ardıç, “FETÖ’nün teşkilat yapısının parçalı, çok merkezli ve ideolojik olarak bütünleşik olduğunu görüyoruz. Örgütün bu yapısı tehditlerin tamamen ortadan kaldırılmasını engelliyor. Eğitim, öğretim, sivil toplum, ticari işletmeler ve medya ile şeffaf ağlara sahip örgüt, bürokrasiye, yargıya, kolluk kuvvetlerine ve orduya sızmalarla da gizli ağlarla faaliyetlerini sürdürdü. Hücre tipi yapılanmaya sahip örgütte katı bir hiyerarşi sistemi olduğunu görüyoruz. Üyelerini ilkokul, ortaokul, dershane ve ilahiyat fakültelerinden devşiren FETÖ, bu kişileri aile ve sosyal gruplardan soyutlayarak kendine çekiyordu. Örgütün başlıca finansal kaynakları arasında himmet, holding gelirleri, kurban bağışı” bulunuyordu” diye konuştu.
“FETÖ gibi baskıcı yapıların panzehri açıklıktır”
Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar, örgütün son derece katı hiyerarşisi sayesinde farklı düşünceleri bastırdığını belirterek, “FETÖ gibi baskıcı yapıların panzehri açıklıktır. Bu tür yapıları besleyen ortamları hep beraber kurutmamız gerekiyor. 15 Temmuz kendisine dayatılanı kabul etmeyen, fikri ve vicdanı hür vatandaşlarımızın bizlere bıraktığı bir mirastır. Bu mirası taçlandırmak için eğitimden adalete, bürokrasiden siyasete kadar bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Güven duygusunu tekrar tesis edebilmek için hakikati temel alarak birbirimizi suçlamadan ve incitmeden konuşmalıyız” dedi.
“Örgüt üyelerinin gerçeklik algısını tekrar oluşturmalıyız”
FETÖ üyelerinin gerçeklikten koptuğunu belirten İSAM Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Tuncay Başoğlu, “Örgütün çok boyutlu bir yapısının olduğunu görüyoruz. Örgüt üyelerine hatalı olduklarını kabul ettirip, üyelerin gerçeklik algılarını farklı mecralar aracılığıyla tekrar oluşturmamız gerekiyor. Bunu yaparken de sadece FETÖ’yle mücadeleye odaklanmayarak, eğitim, bürokrasi, kültür gibi alanlarda da reformlar yapmalıyız” diye konuştu.
“FETÖ, cemaat ve dindarlık kavramlarına oldukça fazla zarar verdi”
FETÖ’nün dini cemaatlere zarar verdiğini anlatan Yazar ve Editör Metin Karabaşoğlu ise şunları söyledi: “FETÖ, cemaat ve dindarlık kavramlarına oldukça fazla zarar verdi. Son 4 senede yaşadığımız süreçte bir güven bunalımına girdik. Bunu en kısa sürede düzeltmemiz gerek. Toplumun tüm kesimlerinde dini yapılara karşı bir kuşku oluşmaya başladı. Bu kuşkuyu ortadan kaldırmak için hep beraber oturup tartışmalıyız”